Mustafa Kemal
yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış
(20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920)
kurtarılışı.
Çukurova,
Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü
Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü
Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya
Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük
Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül
1922)
Sakarya Zaferinden
sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal
rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan
Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen,
Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal
birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel
kalmadı.
23 Nisan 1920'de
Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir.
Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin
kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı,
saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları
koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, ****** oybirliğiyle
ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından
Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda
barış" temelleri
üzerinde yükselmeye başladı.
****** Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık
düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık
altında toplayabiliriz:
1. Siyasal
Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı
(29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal
Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka
ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması
(30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların
kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin
kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması
(1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk
düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki
Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk
harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması
(1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel
sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın
kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
·
Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I.
ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni
yollarla donatılması[/size]
Soyadı Kanunu
gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "******" soyadı
verildi.
******, 24 Nisan 1920
ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi,
Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan
edildi ve ****** ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir
cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM ******'ü
yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
****** sık sık yurt
gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan
yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden
yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını
ağırladı.
15-20 Ekim 1927
tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu,
29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
****** özel yaşamında
sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt
gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.
Çocukları çok seven ****** Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile,
Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi.
Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir
gelecek hazırladı.1937 yılında
çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa
Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil
ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi,
ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli
türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı.
Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık
oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet
eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen
gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık ****** Orman Çiftliği'ne gider,
çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu. ATATÜRK'ÜN
SON YILLARI VE ÖLÜMÜ ******'ün ilk
hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da
bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi.
Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının
artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu
yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın
güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran ******, çok
yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney
seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten
sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz
hastalığı teşhisi kondu.Deniz havası iyi
geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke
sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü.
Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay
Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi ******'ü çok sevindirip moralini düzeltti.
Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan ******'ün hastalığı ağırlaşınca
Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun
hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip
ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini
kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk
Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir
gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci
yıl dönümü törenlerine katılamadı.29 Ekim 1938'de
kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu.
"Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber
medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun
önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının
şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret
olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun
tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini
belirtmiştir.****** 1 Kasım
1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı.
Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. ****** bu nutkunda
ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı.
Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve
modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi,
Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin
kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil
kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk
gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için
Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti
belirtti. ******, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak
kalmamıştı. ******'ün hastalığı
tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı.
Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun
kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar
sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat
dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal
****** aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün
dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak
üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı
duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü ******'ün
tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
Üç gün üç gece, gözü
yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını
ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından
kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top
arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na
götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada
açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı
gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyiİzmit'e getirdi. Burada Yavuz
zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı
görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak
Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi. ******'ün vefatı
üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri
gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde
hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla
geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî
yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce
insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra ******'ün tabutu
katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk
milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir
yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan ******'ün naaşı
Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan
ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.